Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 31. Bölüm

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Merhaba aksamci.org sex hikayeleri okuyucuları, derlediğimiz en büyük hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz.okuyup keyif almak ve sırılsıklam olmak işte tüm mesele bu.

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 31. Bölüm
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 31. Bölüm! ( 30 Y., Konya / Türkiye)

Sabah Özge arabada, “Benimle ilgilenmiyorsun, bana bakmıyorsun bile!” dedi. Güzel bir makyaj yapmış, güzel de giyinmişti. “Unuttun beni!” dedikten sonra gözlerinden yaşlar süzüldüğünü gördüm. “Unutmadım merak etme, herşeyin bir yeri, zamanı var!” dedim. O anda canım onu çekti. Emniyet kemeri memelerinin arasından geçiyordu. Üzerindeki uzun, krem pardesünün altından dolgun memeleri iyice belli olmuştu. Sonra kokusunu hissettim. Evet, Refiye’nin kullandığı meyve aromalı parfümdü bu. “Kokun çok güzelmiş, nerden aldın bunu?” dediğimde, “Annemin bu, hiç görmedin mi?” diye sordu. “Yo, hayır, hiç haberim yok.” dedim. Demek karım Refiye’nin parfümünden kullanıyordu, ama benim bundan haberim yoktu. Çünkü kullandığını görmemiştim.

İşyerine vardığımızda Dilber kahvemi getirdi. Gene bana kur yapmaya çalışıyordu. Kahvemi masama koyarken gözleri sürekli bendeydi. Dilber bana doğruyu söylememiş bile olsa ondan hoşlanıyordum. Odamı temizlemeye başlamıştı yine. Önümde domalmış sehpayı silerken, basma eteğinin altındaki göt yarığı meydana çıkmış, tombul göt yanakları löpür löpür sallanıyordu. Dilber’i yeniden sikmek istiyordum, ama beni en çok basurlu götü azdırıyordu. “İlaçlar iyi geldi mi? Nasıl oldun?” dediğimde, “Şimdi çok iyiyim, yakında herhalde birşeyim kalmaz!” dedi. Geçmişinde pek çok erkekle beraber olmasına rağmen götü halen bakireydi. Onu götünden sikmenin hazzını yaşamak istiyordum. Yarağım masanın altında sertleşmişti.

O esnada telefonum çaldı. Nalan arıyordu. Dilber’e elimle çıkmasını işaret ettim, çıkınca da telefonu açtım. Nalan, “Nerelerdesin hınzır, arayıp sormuyorsun hiç?” dedi kahkahayla. Biraz havadan sudan konuştuk. Benimle görüşmek istediğini söyleyince, “Kusura bakma şu aralar hiç Ankara’ya gelecek durumda değilim.” dedim. “Senin gelmene gerek yok, ben geliyorum zaten. Yarın otobüsle geliyorum, beni misafir edersin artık…” dedi. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. Gelme de diyemezdim. “Tamam, inmeden önce haber ver, alırım seni!” dedim. Bir de bu çıkmıştı şimdi.

O günü işimle ilgilenerek geçirdim. İşleri toparlamam lazımdı çünkü. Gün boyu Dilber çay kahve yetiştirdi odama. Gözleri sürekli bendeydi. Özge de bu arada boş durmuyor, birşey sorma bahanesiyle sürekli yanıma geliyordu. Yeşil renkli uzun eteğini giymişti yine; başını da aynı renk türbanla bağlamış, beyaz dar bir gömlek giymişti. Ayağında siyah ince çorap ve topuklu ayakkabılarıyla beni azdırmıştı. Topuklularıyla yürürken götü sağa sola sallanıyordu sürekli. Oracıkta onu yatırıp sikmek istedim bir an.

İş çıkışına yakın Semanur yanında ablasıyla çıkageldi. Elini uzatarak, “Merhaba Osman ağbi, nasılsın?” diye sordu. Gülerek, “İyiyim, sen nasılsın?” dedim. “İyiyim ben de, ablamla çıktık biraz dolaşalım dedik…” dedi. Bu arada ablası Gonca köşede sessizce ayakta duruyordu, annesinin kopyası gibiydi, dolgun hatlıydı. Bana bakmaya çekiniyordu. Ayağında topuklu ayakkabı olmamasına rağmen kardeşinden ve annesinden uzun kalıyordu. Yüzünün beyazlığından, siyah uzun pardesüsünün altında kar gibi bir vücudu olduğunu tahmin ediyordum. Çocuğu olmuyor diye kocasının onu boşadığını düşününce, kocasının çok salak biri olduğuna kanaat getirdim o anda. Böyle bir karısı varken insanın onu bırakması anca salaklık olabilirdi çünkü.

Çıkarken Semanur’a, “Nereye gidecekseniz bırakayım!” dediğimde, Dilber hemen atılarak, “Eve gidiyoruz, başka nereye gidelim!” dedi. Semanur annesinin bu cevabına bozulmuştu, ama pek belli etmek istemiyordu. O zaman, “İyi hadi, binin bakalım, sizi evinize bırakayım!” dediğimde, Özge’nin bana kızgınlıkla baktığını gördüm. Dilber ve kızları arkaya geçti. Arabada yol boyu Semanur’la konuşmak zorunda kaldım. Çünkü sürekli bana sorular soruyor, takılıyordu. Onları evlerine bırakıp eve dönerken, Özge, “Semanur nerdeyse ağzına girecek!” dedi. “Bu da ne demek? Saçmalama!” dediğimde, cevap vermeyip sessiz kaldı. Ama çok bozulmuştu.

En yakın arkadaşıyla arasının soğuk olduğunu sezmiştim. Beni kıskanıyordu. Karanlık yolda giderken vitesteki elimi bacağına attım, “Bu akşam ister misin?” diye sordum. “Hayır eve gidelim!” dedi sinirle. Ama bu akşamı boş geçirmeye niyetim yoktu. Arabayı Sedat’ın evine sürdüm. Ancak Özge huzursuz görünüyordu. Özge’ye, “Bir derdin varsa söyle, surat yapma bana!” dediğimde, “Bilmiyorum, kafam çok karışık. Hem sen bana söylesene, Semanur’la aranda bir şey mi var?” dedi. Mecburen yalan söyledim, “Nerden çıkardın bunu şimdi?” dedim. “Bilmiyorum, bana öyle geliyor…” dedi.

Böyle tartışa konuşa binanın önüne gelmiştik. Ben arabadan inerken Özge halen koltuğunda oturuyordu. “Gelmiyor musun?” diye sorunca, oflayıp puflayarak arabadan indi. Beraber binaya girip Sedat’ın dairesine çıktık. Emine’nin dairesinden ses gelmiyordu. Eve girip kapıyı kapadım. Özge’nin beline sarıldım, ama o hiç karşılık vermiyordu. Elimden kurtulup içeri geçti, salona, yatak odasına baktı. “Burası ne kadar dağınık böyle?” diyerek bana baktı. “Onu burada oturana söyle!” dedim. Halbuki dağınıklığın sebebi bendim. Kaç gündür burada Dilber’i, Semanur’u, Refiye’yi sikmiştim. Yatak üzerinden ordu geçmiş gibi dağınıktı, salondaki koltuklar da öyle. Ayrıca içilen sigaraların izmaritleri halen kül tablasındaydı.

Özge etrafa bakarken arkasından yanaşıp beline sarıldım yeniden. Bu kez itiraz etmedi, karnının üzerinde dolaşan ellerimi tutmuş, okşuyordu. Yanaklarına öpücükler konduruyordum. Kokusunu içime çektim yeniden. Bu koku yarağımı sertleştirmeye yetmişti. Özge’ye daha da sokuldum. Pantolonumun içinde sertleşmiş yarağımı götüne sürtmeye başladım. Ellerim vücudunda geziniyordu. Gerçi pardesüsünü hala çıkarmamıştım, ama dolgun hatlarını hissediyordum. Özge’nin hafifçe inlediğini duyuyordum.

Önümü götüne iyice bastırdım, yarağımı götünün arasında gezdirdim aşağı yukarı. Elinden tutup yatak odasına götürdüm. Özge karşımda üzerindekileri yavaş yavaş çıkartmaya başladı. Aynı Antalya’da otel odasında yaptığı gibi kendi kendine bir şeyler mırıldanarak ve dans ederek soyunuyordu. Üzerinde çorapları ve siyah külotu ile kalmıştı. Yerinde sallanırken memeleri sallanıyordu, ama annesininkiler kadar değildi. Genç bir kızdı, memeleri dolgun ve diriydi. Çorapları dizlerinin bir karış üstüne geliyordu. Önce külotunu bacaklarından sıyırıp çıkardı, çoraplarını da çıkaracaktı ki, ben, “Hayır, onları çıkarma!” dedim. “Tamam!” dedi gülerek.

Şimdi karşımda anadan doğma bir halde duruyordu. Amının önünde biraz uzamış siyah kılları vardı. Amına baktığımı görünce utandı, “Lütfen bakma öyle!” dedi. “Halen kendi başına traş olamıyor musun?” diye sorunca sessiz kaldı. Ben de soyunmuştum bu arada, aynı şekilde çırılçıplaktım. Ayakta birbirimize sarıldık, dudaklarımız birleşti. Çıplak göğsüme değen memelerini hissediyordum. Ellerim göt yanaklarındaydı, onları sıkıyor, yoğuruyordum. Dilimi bir bebek gibi emiyordu. Ayakta bir süre bu şekilde kaldık, kalkık yarağım vücuduna değiyordu.

O ara Özge bir elini yarağıma attı. Bir taraftan öpüşürken, diğer taraftan yarağımı okşuyordu. Kulağına fısıldayarak, “Seni ben traş ederim!” dediğimde, “Aşşkımm!” diyerek iyice sokuldu, “Çok özledim seni, çok seviyorum, aşkım, çok seviyorum!” diyerek önümde çömeldi ve yarağımı ağzına aldı. Ustaca yalamaya başladı. Büyük zevk alıyordum. Özge’nin dili yarağımın kafasına değdikçe aldığım zevk katlanıyordu. Başını tutmuş okşuyordum sürekli, derin derin nefes alıyordum. Yarağım patlayacak gibi olduğunda onu başından sarstım. Ağzı, dudakları yarağımın sıvıları ile ıslanmıştı. Yavaşça doğruldu.

Bu defa ben hafifçe eğildim ve meme uçlarını emmeye başladım. Özge’nin inlemeleri artık daha çoğalmıştı, başımı okşuyordu sürekli. Meme uçlarını emip yaladıkça şişmişlerdi. Küçük küçük ısırdım onları, vakum gibi çektim içime. Dilimin ucuyla yalıyordum. Meme uçlarında, uzamış, alınmamış siyah tüyler vardı. Ama bana engel olmuyordu bu, isteğimi, arzumu azaltmıyordu.

Memelerini yalamayı bırakıp doğruldum yeniden ve yatağa sırt üstü uzandım, “Hadi gel, üzerime uzan!” dediğimde, ne yapacağını bilen biri edasıyla üzerimde ters şekilde uzandı. Birbirimize 69 çekmeye başladık. Amındaki alınmamış kılları dudaklarıma, dilime batıyordu. Ama yine de amını deli gibi yalıyor, emiyordum. Bu ara Özge de yarağımı yeniden iştahla yalıyordu. Boğuk sesler çıkartarak yarağımı boğazına sokup çıkartıyordu. Parmaklarımla göt yanaklarını ayırdığımda hafif osuruk kokulu açılmış göt deliği de ortaya çıktı. Amı yalamalarım neticesi epey sulanmıştı. Dilimi amının içlerine soktum, am dudaklarını içime çekiyordum. Göt deliği burnumun ucundaydı. Göt deliğinden gelen osuruk kokusu bana engel olmuyordu. Kalçalarında gezinen ellerim parlak siyah çoraplarının üzerinde yağ gibi kayıyordu.

Bu arada Özge yarağımı yalamayı bırakmıştı, “Ağhh, oğhh, ığhh!” diyerek sesli sesli inliyordu. Amını iştahla emmemden büyük zevk alıyor, belini oynatıp duruyordu. Gözlerimi kapattım ve amını daha bir iştahla emdim, yaladım. Özge’nin inlemeleri çoğaldı, çoğaldı ve sonunda büyük bir patlamayla boşaldığında ağzım amının sıvıları ile kaplanmıştı. Özge kesik kesik inliyor, nefes alıyordu.

Özge kendiliğinden yavaşça üzerimden doğrulup kalktı, ben halen sırt üstü yatıyordum yatakta. Özge’nin göğsü şiddetle inip kalkıyordu o ara. Başını göğsüme koydu, “Aşkım, seni çok seviyorum, çok seviyorum…” deyip durdu bir süre. Burnumun ucunda hala göt deliğinin kokusunu duyuyordum o sırada ve ağzım amının sıvıları ile kaplıydı. Onu yatağa uzandırarak banyoya geçtim.

Şofbeni açıp sıcak suyun altına girdim. Ben yıkanırken Özge de gelip yanıma sokuldu. Çoraplarını çıkarmıştı. Elimdeki lifi alıp vücudumu sabunlamaya başladı. Büyük bir sevgiyle beni yıkadı, temizledi. Ardından ben lifi alıp yeniden sabunladım ve onu yıkamaya başladım. Lifle amını, göt deliğinin ağzını iyice sabunladım, temizledim. Sıcak banyo ikimize de iyi gelmişti. Aynı havluyla kurulanıp yatak odasına geçtik yeniden.

Yatakta yan yana uzandık ki, Özge, “Aşkım, beni amımdan sikmeni istiyorum, lütfen!” demeye başladı. Bu konuda çok istekliydi, ne kadar olmaz desem de sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu. “Beni kadın yapmanı istiyorum, amımdan sikmeni istiyorum. Eğer kadın olacaksam bunu senin yapmanı istiyorum!” diyordu. O kadar çok söylüyordu ki bunları, bir ara benim de aklıma girdi. Ama yapamazdım bunu. Kendime hakim olmaya çalışıyordum.

Özge’nin gözlerinden yaşlar süzülüyordu bunları söylerken. Beni çok sevdiğine kuşkum yoktu. Zaten bunları beni sevdiği için söylüyordu. O anda onu yüz üstü çevirdim, üzerine çıktım. “Bacaklarını aç, hadi!” dediğimde, Özge istemeye istemeye bacaklarını ayırdı. Onu götünden sikeceğimi biliyordu çünkü. Parmaklarımla göt yanaklarını ayırdım, siyah, kıllı deliğini ortaya çıkardım. Bir elimle yataktan destek alırken, diğeriyle yarağımın kafasını göt deliğine soktum. O zamana kadar sessiz duran Özge bir anda, “Ağhh, ağhh!” diye bağırmaya başladı.

Yarağımın kafası götüne girince yüklenmeye başladım. Yavaş yavaş göt deliği yarağımı içine aldı. Bu şekilde am siker gibi götünden sikmeye başladım onu. Ayakuçlarımdan destek alarak kendimi ileri attıkça yarağım götüne daha çok giriyor, bu da Özge’nin daha çok bağırmasına sebep oluyordu. Yüzünü yastığa bastırmıştı iyice. Bu şekilde bağırmalarının sesini kesebiliyordu. Özge’nin götüne yüklendikçe yatak da sallanıyor, ses çıkartıyordu. Yatağın ortası çökmüş gibiydi. Büyük keyif alıyordum. Götünde birkaç dakika boyunca çalıştım, fakat sonunda sarsılarak boşaldım. Götüne birkaç sefer daha girip çıktım.

Götünden çıktığım zaman döllerim göt deliğini doldurmuş, yatağa akıyordu. Özge’nin o zaman ağladığını anladım. Onu tutup yüzüstü çevirdiğim zaman yastık gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Kendisini amından sikmediğim için ağlıyordu. Onu o şekilde bırakıp banyoya girdim yeniden. Duşun altında yarağımı, kasıklarımı yıkadım. Benden sonra Özge banyoya geçti. O yıkanırken telefonum çaldı. Karım arıyordu. Salona geçip telefonu açtım. “Nerede kaldınız, hadi, ne zaman geliyorsunuz?” diye soruyordu. “Tamam, tamam geliyoruz!” diyerek kapadım telefonu. Aslında Özge’yi bir posta daha sikmek istiyordum, ama şimdi karımla papaz olmak istemiyordum.

Ben giyinirken Özge içeri geldi, “Gidiyor muyuz?” diye sordu. “Annen aradı!” demekle yetindim. Özge, “Aşkım, bir kere daha yapalım, söz veriyorum bu sefer ağlamam!” dedi. Onun böyle istekli olması hoşuma gitmişti. Giyinmeyi bırakıp üzerimdekileri de çıkardım. O ara yarağım inikti, Özge’ye, “Biraz yalaman gerek ama!” dediğimde hemen önümde dizlerinin üzerine çöktü ve yarağımı ağzına aldı gene. Öncekinden daha iştahlı yalıyordu. Yarağımı boğazına kadar sokup çıkarıyor, taşaklarımı avuçluyordu. Yarağımı kısa sürede kazık gibi yapmıştı. Yarağım içindeki damarlara dolan kanla patlıcan gibi olmuş, şişmişti. “Tamam, hadi, geç yatağa!” dedim. Biraz daha yaladıktan sonra yatağa geçip sırt üstü uzandı.

Ben bir şey demeden kendiliğinden belinin altına bir yastık koydu, bacaklarını iki yana ayırarak iyice havaya kaldırdı. Ellerini göt yanaklarına atmış, onları iyice ayırmıştı. Siyah, kıllı deliği ortadaydı yine. Yatağa geçip dizlerimin üzerine çöktüm, ayak bileklerinden tutarak bacaklarını ayırdım ve havaya kaldırdım biraz daha. Özge’de göt yanaklarını ayırarak bana yardımcı oluyordu. Yarağımı açık göt deliğine bastırmaya başladım. Birkaç deneme sonunda yarağımın kafası götüne girmişti. Yavaş yavaş yüklenmeye başlamamla birlikte götü yarağımı iyice içine aldı.

Özge göt yanaklarını tutmayı bırakıp kollarını iki yana açtı ve yataktan tutundu bu kez. “Oğhh, aşkım, oğhh, sik beni, oğhh, ağhh, ığhh!” sesleri eşliğinde götünde hızlıca çalışmaya başladım. Tarifsiz bir zevk alıyordum. Az önce boşalmama rağmen yine de büyük bir enerjiyle götüne yükleniyordum. Yarak darbelerimle Özge ileri doğru atılıyor, memeleri sallanıyor, derin derin inliyordu devamlı. Yarağımı götüne tamamen sokup çıkarıyordum, her seferinde göt deliği daha da genişliyor ve açılıyordu.

Sıcak havanın etkisiyle iyice terlemiştim. Dakikalardır bu şekilde sikiyordum Özge’nin götünü. Fakat sonunda vücudum sarsılmaya başladı yeniden, beynim karıncalandı. Döllerimi son damlasına kadar götüne boşalttım. Bir süre daha götünde gidip geldim. Yarağımı çıkardığım zaman, Özge’nin göt deliğinin ağzı epey açılmış, ağzının kenarları da kızarmıştı. Özge kesik kesik nefes alıyordu.

Ayaklarını tutmayı bırakıp yatağa uzandım, o ara Özge’den, “Ağhh, çok acıyor!” diye bir feryat geldi. Bacaklarını kapatırken göt deliğinden gelen acıyla inliyordu. Onu elinden tutup banyoya götürdüm. Sıcak suyu açtım yeniden. Duvardan tutundurarak domalttım, açık kalan göt deliğine sıcak suyu tuttum. Birkaç dakika bu şekilde yıkadım deliğini, yumuşattım sıcak suyla. Sedat’ın kullandığı bir krem gözüme ilişti lavabonun yanında. Ondan elime döküp göt deliğine iyice sürdüm, ağzına, içine yedirdim parmaklarımla. Özge biraz olsun rahatlamıştı şimdi.

Odaya geçip giyindik, hazırlandık. Aşağı inerken Emine’nin evinden yine ses gelmiyordu. Arabaya atlayıp eve döndük. Elif o akşam da bizdeydi. Çocuklarıyla oynadım bir süre. Özge ise yemekten sonra odasına çekildi. Götündeki sızının devam ettiği belliydi.

Karımın bana hüzünle baktığını görüyordum. Gebe kalamadığı için üzülüyordu. Elif’in çocuklarla oynamama karım üzülürken, Elif seviniyordu. Bana bakışlarından anlıyordum bunu. Bir ara mutfakta yalnız kalmıştık. O kısa zamanda beline sarılmak, dudaklarına yumulmak istedim. İçimde ona karşı müthiş bir cinsel istek duyuyordum. Tezgahta bulaşıkları yıkarken bana göz ucuyla baktığını görüyordum. Onun da bana karşı boş olmadığını anlıyordum iyice. Annesinin evine gitmek istemiyordu. Evet, bizde kalmasının sebebi bendim.

Yorgun olduğum için Elif yukarı çıktıktan sonra yatağa girdim hemen. Karım 5-10 dakika sonra içeri geldi, “Osman, yattın mı?” diyerek usulca yanıma yanaştı. Uyuyormuş numarası yapıyordum. Biraz daha yanaştığında onu belinden tutup kendime çektim. Karım çok korkmuştu, tiz bir çığlık kopardı. “Tövbe tövbe, ne yapıyorsun sen, bırak beni, bırak!” diyordu durmadan. “Senin parfümün varmış, Özge söyledi, niye kullanmıyorsun?” dedim. “Refiye abla vermişti bir tane. Onu mu diyorsun?” dedi. “Evet!” dedim.

Yataktan doğrulup makyaj masasının çekmecesini açtı. İçinden küçük bir şişe çıkarıp bana uzattı ve “Bunu vermişti, ama ben sevmedim bunu, bu ne böyle?” dedi. Şişeyi açınca içinden o çok sevdiğim koku yayıldı içeriye. O sırada karım, “Elif’in çocuklarını çok sevdin bakıyorum!” diyerek gene ağlamaya başladı. Ağlaması canımı sıkmıştı. Sarıldım, gönlünü almaya çalıştım, ama nafileydi. O anda aklıma Aysel’in verdiği kuvvet macunu geldi. “Senin şu macunundan duruyor mu halen?” dediğimde, karım, “Gerçek mi? İstiyor musun? Var, var tabii, getireyim hemen!” diyerek doğruldu ve içeri geçti.

Biraz sonra elinde bir kavanozla geldi tekrar. Kapağını açıp kaşıkla kendisi yedirmeye başladı bana. Bir taraftan da, “Afiyet olsun kocama, yarasın erkeğime, oluk oluk döl olsun, kocam, kurban olurum sana…” deyip duruyordu. Kendisine de birkaç kaşık yemesini söyledim. Dediğimi yapıp 3-4 kaşık yedi. Kızlar odalarındaydı, yatmamışlardı daha. Karım, “Ben kızlara bir bakayım…” diyerek çıktı.

Yediğim macunun verdiği enerjiyi kısa süre sonra tüm vücudumda hissetmeye başladım. Yorgunluğum geçmişti şimdi. Küçük bir gece lambasını yerdeki prize taktım. Odanın içi sarı ışıkla aydınlandı. Soyundum ve pikenin altında çırılçıplak kaldım. Az önce kapağını açmamla beraber odaya yayılan parfüm kokusunu alıyordum. Yarağım sertleşmeye başlamıştı şimdiden. Karımın gelmesi ise gecikmişti. Bakıp geleceğim diye gitmişti, ama nerdeyse 15 dakika olmuştu. Dakikalar bana çok uzun geliyordu şimdi. İçeri girer girmez karımı domaltıp sikecektim. Bir an önce amına girmek istiyordum çünkü.

O anda odanın buzlu camından içerdeki ışığın söndüğünü gördüm, kızlar yatmıştı. Kapı yavaşça açıldı, karım gelmişti sonunda. Karım kapıyı kapatırken, ben yataktan kalkıp beline sarıldım. “Ayy, çok mu azdın? Dur hele!” demesine aldırmadan onu karyolanın demirlerinden tutundurarak domalttım. Arkasına geçip eteğini beline sıyırdım, beyaz pamuklu külot vardı yine üzerinde. Onu da bacaklarından sıyırıp çıkardım. Karımın şeftali gibi amı karşımdaydı. Bu görüntü yarağımı kazık gibi yapmaya yetmişti. Karım bacaklarını kendiliğinden ayırarak, “Sik beni kocam, sik beni!” demeye başladı usul usul.

Yarağımı tutup açılmış amına bir anda girdim. Karımdan derin bir, “Oğhh!” sesi geldi. Kalçalarından tutarak sert sert sikmeye başladım karımı. Karım da kendini yarağıma bastırıyordu bu ara. “Ağhh, oğhh, ığhh, ımm!” sesleri eşliğinde götünü sağa sola oynatarak yarağıma yaslanıyordu. Karı koca ikimiz de büyük zevk alıyorduk. Karım, kızlarının duyması korkusunu yaşamıyordu bu gece. O yüzden amına daha sert pompalarken, çıkan şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ seslerinden rahatsız olmuyordu. Odanın içi inlemelerimiz ve sikiş sesleriyle dolmuştu. Karımın inlemeleri sıklaştı, demirlerden sıkıca tutmuş bırakmıyordu. “Daha çok, daha çok, oğhh, daha, oğhh, ağhh!” sesleri eşliğinde başını sağa sola sallıyordu. Macun karımın da azgınlığını artırmıştı anlaşılan.

Küçük gece lambasının ışığından kaynaklanan gölgelerimiz duvara yansıyordu. Karımı domaltmış sikerken duvara baktım. Kendimi porno film çekiyormuş gibi hissettim. Daha çok abandım. Karımsa gölgeleri fark etmemişti bile. O sadece aldığı zevkten inlemekle meşguldü. Tombul göt yanakları yarak darbelerimle löpür löpür sallanıyordu. Siyah, kıllı göt deliği de iyice açılmıştı. Başparmağımı yarısına kadar soktum götüne. Taşaklarıma kadar amına girip çıkıyordum. Amı vıcık vıcık olmuştu. Yarağım kaygan amına dibine kadar girip çıkıyordu. O anda karımın, “Ağhh, oğhh…” diye uzun inlemelerinden boşaldığını anladım.

Bense bir süre daha devam ettim. Ama ben de fazla dayanamadım. Sarsılarak bugün üçüncü kez boşaldım. Amına biraz daha girip çıktım. Karım sürekli, “Oğhh, oğhh!” diyerek inlemeye devam ediyordu. Amından çıktığım zaman yarağım amının sıvıları ve döllerim yüzünden parlak bir hal almıştı. Ben yatağa uzandığım zaman karım halen demirlerden tutunuyordu. Benim uzandığımı görünce o da yanıma geldi, “Seni çok seviyorum!” diyerek göğsüme uzandı. O zaman ışığı fark etti. “Bu ne böyle, niye yaktın bunu?” dediğinde, “Bak, az önce seni sikerken gölgelerimiz şu duvara vuruyordu!” dedim. İlk önce ne dediğimi anlamadı, ama sonra, “Ay tövbe tövbe, söndür şunu, söndür!” dedi sinirle.

Ben kahkahalarla ışığı söndürürken, o halen sinirli sinirli konuşuyordu. Karıma, “Macun sana da yaradı, o kadar inledin ki, sokağın başından duyulmuştur!” deyince, karımın suratı garip bir şekil aldı. Kızardı, bozardı, renkten renge girdi, çok utandı böyle dememe. Karıma sarılıp, “Tamam, tamam. O kadar inlemedin, ama yine de çok sesin çıktı bu gece!” dedim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, “Napayım, çok zevk aldım bu gece. Çok seviyorum seni hem!” diyerek iyice bastırdı başını göğsüme.

Bir süre bu şekilde kaldık. Uykumun geldiğini anlamıştım, “Ben yatıyorum!” dediğimde, “Tamam, ben de yatacağım!” dedi ve ayağa kalktı. Henüz soyunmamıştı çünkü. Üzerindekileri çıkarıp geceliğini giyindi. Birbirimize sarılarak derin bir uykuya daldık…

Devam edecek…

ALINTIDIR…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın