BABANIN GÖREVİ 3

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Merhaba aksamci.org hikaye okuyucuları birbirinden azdırıcı hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz okuyun ve ve yorumunuzu bırakın

Babes

BABANIN GÖREVİ 3
Cevap isteyen bakışlarıyla bana bakıyordu. Gözleri, süzülen göz yaşlarıma odaklanmış, onları takip ediyor gibiydi.
“Ama bu farklı… Çok farklı…” dedim göz yaşlarımın arasında hıçkırarak. O sırada Barkın ellerini kollarımın yanından geçirdi ve bana birkaç parça kağıt mendil verdi. Göz yaşlarımı silmek için aldım. Ağlamam bir türlü durmuyor, istesem de durdurmayı başaramıyordum. Gerçekten çok çaresiz hissediyordum ve bundan nefret ediyordum. Burnumu da sildikten sonra, gözlerine hüzünlü bir şekilde baktım ve “Bunu benim için kolaylaştırmıyorsun, göremiyor musun bunu? Neden devam ediyorsun?” diye sordum.
“Anne, senden dünyanın en kolay şeyini istiyorum… Bir soru soruyorum. Ne zaman yumurtluyorsun? Ne zaman döllenmeye hazır olacaksın? Çok basit bir şey istiyorum, zararsız bir bilgi. Bunu sen de biliyorsun. Söyle hadi, ne zaman?” Diye sordu. Gözlerindeki kararlılıktan hiçbir şey kaybetmemiş, aksine sanki daha da kararlı bir hale gelmişti. İnanılmazdı gerçekten de. Kendi oğlum, ne zaman döllenmeye hazır olacağımı soruyordu. Bu tür şeyleri normalde bile konuşmazken kendine bunu hak görüyordu. Dehşete kapılmış bir haldeydim. Ne diyeceğimi düşünmek için birkaç saniye bekledim. Ancak sessizliğimi koruyacak iradeyi kendimde bulamamıştım, onun bana doğrudan bakan ve ateşle yanan gözleri bunu imkansız bir hale getiriyordu gerçekten de.
Biraz daha bekledikten sonra, gözlerini hafifçe kısarak; “Kendi adıma söylemem gerekirse anne, gerçekten çok fazla döl bırakıyorum. Her boşaldığımda bunu görebiliyorum. Yalnız birkaç gündür kendimi tutuyorum, yani kendimi tamamen bu işe vermiş bir haldeyim. Hazırım, sen hazır mısın peki anne? Ne zaman müsait oluyorsun? Takvimini öğrenmem lazım, biliyorsun ki…” sözlerine devam etmesine izin vermeden, öfke ile bağırdım.
“BARKIN!” Oğlumun cinsellik hayatıyla ilgili konuşması gerçekten beni şoka uğratmıştı. Bu kadar küstahça ve rahat bir şekilde bu konulardan bahsedebilmesine açıkçası şaşırmış durumdaydım. Çünkü daha önce hiç kız arkadaşı olmamıştı, normalde kızlara karşı çok utangaç olduğunu ve de onlarla konuşmak yerine kendi kendine oyun oynadığını görmüştüm. Okula başladıktan sonra da kendini bilgisayara vermiş ve yine sosyallikten olabildiğince kaçmayı tercih etmişti. Bu konuda ona ne kadar yardım etmeyi denesem de bunun kendi tercihi olduğunu ve kızlarla konuşmasına gerek olmadığını söylemişti. Şimdi ise ne kadar döl bıraktığını, gurur duyarak anlatıyordu. İnanılmazdı gerçekten de. Normalde erkekler cinsellikleriyle alakalı çok fazla atıp tutarlar, ancak onun ne kadar haklı olduğunu gayet iyi biliyordum. Odasını temizlerken çarşaflarındaki izlerden bunu anlamam çok kolaydı. Özellikle tüm gün evde olduğu zamanlar o kadar sık ve çok o izlere rastlıyordum ki, onu utandırmamak için de asla bir şey söylemiyordum. Birkaç gündür kendisini tutması ise aslında onun için zor olmalıydı. Çünkü o kadar sık yapıyordu ve bunu anlamak o kadar kolaydı ki, neden onun bir kız arkadaşı olmadığını ve neden buna ihtiyaç duymadığını rahatlıkla anlıyordum. Kendi kendine çok fazla yetebildiğine bir şekilde ikna olmuş olmalıydı. Kız arkadaşı olduğunda yapamayacağı kadar çok boşalıyordu, bunun onda çok kötü etkiler bırakacağına emindim ama böyle konuları onunla hiç konuşmazdım. Aslında oğlumla böyle konuları hiç konuşmazdım. Ama şimdi onun bu tavrı, daha önce hiç yapmadığımız bu konuşmaları çok farklı bir noktaya getirmişti. Artık o kadar arsızlaşmış ve rahat davranıyordu ki, daha önce böyle konuları konuşmaktan çekinen aynı çocukla mı konuşuyordum emin olamıyordum. Kendi oğlumda oluşan değişiklik ve bunun oluş hızı beni inanılmaz şekilde şaşırtmıştı ve daha da kötüsü bu durumla nasıl başa çıkabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Çözümsüzdüm.

“Bu göreve dair bana ilk gereken bilgi bu anne, bana bağırmana hiç gerek yok. Yapmam gerekeni yapıyor ve ailemizin mutluluğunu garanti altına alıyorum. Babamın yapması gereken görevi yapıyorum. Ve görevimin tarihi için bu bilgiye ihtiyacım var, ne zaman yumurtlama dönemine giriyorsun anne?”
İşte şimdi babası gibi konuşmaya başlamıştı.
“Sana söylemeyeceğim.” Dedim kendimden emin bir ses tonunda kalmaya çabalayarak.
“Tamam o zaman…” dedi iç çekerek. Artık vazgeçtiğini düşünmeye başlamıştım. “O zaman artık geçtiğini varsaymam gerekiyor anne. Bu durumda da yapacak bir şey yok. Görev iptal… Bu durumda, babama da neler yaptığını söylemem gerekiyor. Artık bunun saklanacak bir tarafı kalmadı değil mi?”
Panik, bedenimi sardığında nefes alışım hızlanmıştı. Her şey bir tek saniyede oluyordu ancak çok daha farklı hissediyordu. “Geçmedi…” ağzımdan kaçırdığım, tek bir sözcüğün beni getirdiği noktaya ne kadar hayret etsem de, gerçekle yüzleşmek herkesin yapması gereken bir şeydi. Ben de bunu yaşıyordum.
“O zaman bayağı yakın zamanda olmalı. Bugün ya da yarın öyle değil mi? Kontrollerimi yapıyorum anne, işimi şansa bırakmam.” dedi göz kırparak, masanın üzerindeki üzümden bir tane alarak ağzına attı ve bana bakmaya devam etti.
Dürüstçe, “Yarın… En ideal zaman.” dedim. Söylediğime ne kadar hayret etsem de yapmıştım, öyle bir duruma gelmiştim ki. Artık ne dediğimi, ne yaptığımı bile bilmiyordum. Önümüzdeki saatlerde de bunu ne kadar düşünürsem düşüneyim işin içinden çıkamayacaktım.
Evde sonunda işler normale dönmüş gibiydi, o anlardan sonra hiç konuşmadık. Barkın’ın sınıftan arkadaşı İbrahim, eve bir ödev yapmak için gelmişti. Onlar beraber odalarında çalışırken gidip bir şeyler yemek isteyip istemediklerini sordum. Fark etmez dediklerinde ise mutfağa gidip onlara yeni yaptığım kurabiyeleri ve sütü götürmeye karar verdim. İbrahim, Barkın’dan biraz daha kısa ve kara bir çocuktu. Hep beraber takılıyorlardı. Tepsiye kurabiyeleri ve sütleri koyup, yavaşça odalarına gittim. Kapıdan girip, çalıştıkları masaya tepsiyi bırakırken İbrahim’in bakışlarının ön tarafı düşen bluzumda olduğunu gördüm. Dekolteme bakıyordu ve yakalanmıştı. Ona baktığımda ise kızararak bakışlarını önündeki kağıda çevirdi. İçimden güldüm, hala bende iş vardı. O sırada Barkın’a baktım. Olanların farkında değildi, sonra bana baktı ve “Teşekkür ederim anne, nefes görünüyor.” dedi, bunları derken o da dekolteme bakıyordu.
Yavaşça doğrulup mutfağa gittim. Elimdeki tepsiyi masaya bıraktığımda kalbimin hızlandığını fark ettim. Oğlumu ve arkadaşını baştan çıkarıyordum, uzun zamandır hissetmediğim bir histi bu. Arada sırada böyle ufak yaramazlıklar yapmanın kimseye zararı yoktu değil mi? Zaten oğlumla olan o saçma ve pervasız diyaloglardan sonra, evde işlerin rutine dönüyor olması beni gerçekten de mutlu ediyordu. Ders çalışıp, uyuyacaklar ve bugün de bittiğinde her şey normale dönecekti. Tam da istediğim gibi. Sanırım daha dikkatli olmalıydım. İbrahim’in ağzının nasıl açık kaldığını görmüştüm. Siyah, dantelli sütyenimden acaba meme uçlarımı görmüş müydü? Hafif transparan dantelli iç çamaşırlarımı seviyordum. Beni her zaman daha çekici gösterdiklerini düşünüyordum. Cesur hamlelerimi hep gençken yapardım, son birkaç gündür ise aynı o günlerdeki heyecanı hissediyordum. Oğlum beni daha genç ve daha çekici hissettirmeyi başarmıştı ve bu çok garip bir duyguydu. Yasaklanmış tüm eylemler gibi insanın kalbinde bir çarpıntı yaratıyor ve kesinlikle ruhumun en derinlerindeki günahlara davetiye çıkarıyordu. Ancak yine de mantığımı ve sağduyumu her zaman koruyabilen biriydim. Oğlumun sorunu büyük ihtimalle ergenlikten kaynaklanıyordu, ergenlik zamanı tüm gençler böyle olmalıydı. Tek düşündükleri cinsellikti. Yoksa gerçekten kim annesinden hoşlanırdı ki? Hatta hoşlantıdan öte bir şekilde onunla yatmak, onu hamile bırakmak isterdi?

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın